Psikoterapiler Ve Psikoterapistler Hakkında Doğru Bilinen 10 Yanlış

Psikoterapistler tamamen suskundur.

Psikoterapilerde genelde terapisttin suskun olduğu danışmaya gelenin sürekli konuştuğu bir ortam beklenir. Belki ilk seanslarda bu böyle olabilir ama ilerleyen süreçte hem seans içinde hem seanslar ilerledikçe terapistinizde en az sizin kadar seansta söz alır. Hatta terapisttin en önemli görevlerinden biri seans sırasında zaman yönetimidir. İstisnalar olmakla beraber konuşma açısında seansın ilk dakikaları danışana, orta kısımları beraber ve son kısmı ise terapiste aittir. 

 

 

 
Psikoterapilerde yol almak için üstü örtülmüş anılarla ilgili duygusal boşalımlar gerekir.

 Şüphesiz bazı anılar duygusal boşalmalara neden olabilir, bunlar seans içinde yaşanması önemlidir ama ilerleme için zorunlu değildir. Fakat bu duygular neyin canınızı acıttığı, sizin için önemli olan meselenin ne olduğu hakkında terapiste önemli bilgiler verir.

Psikoterapistler akıl okur.

Terapistler -akıldan geçenleri- gündelik olaylarda insanların (akılların) birbiri ile iletişimde araç olan “dil” üzerinden ve beden duruşu, jest ve mimikler gibi aracı argümanlarla alırlar. Fakat gözünüze bakıp fikrinizi bilemezler. Akıldan geçene dil ile ulaşılır.

Piskoterapiler sonsuza kadar devam eder.

Birçok farklı psikoterapi yöntemi vardır. Kısa süreli, uzun süreli olanlar var. Terapistinizle olan güven ilişkiniz ömür boyu sürebilir fakat ömür boyu süren bir psikoterapi yoktur. Psikoterapiye gelen kişinin sorunları birbirinden farklıdır. Farklı sorunlar farklı çözüm süreleri gerektirebilir. Ayrıca farklı psikoterapi yaklaşımlarının süreleri de birbirinden farklı olabilir. 

Psikoterapistler cinsel tercihinizi değişmenizle ilgilenir.

Terapiye gelenin cinsel tercihi, cinsel yönelimi kendini bağlar. Ne ile mutlu ise onunla kalır terapiye gelen. Psikoterapistin bu ön kabulü psikoterapist danışan ilişkisinde en önemli noktadır. 

Psikoterapilerde divana yatıp, serbest çağrışım yapılması zorunludur.

Daha önce de söylediğim gibi birçok farklı psikoterapi yöntemi vardır. Her psikoterapi yönteminin kendine has kuramı ve teknikleri vardır. Size uygun olan herhangi psikoterapi yöntemi divana uzanmadan da yapılabilir. 

Psikoterapistler hayatlarında hiç problem yaşamazlar.

Bir psikoterapi kongresinde konuşmacılardan birinin psikoterapiyi şu şekilde tanımladığını anımsıyorum: “Psikoterapi, acısı daha az olanın psikoterapist olduğu ilişkidir.

Psikoterapistler sizi “değişim” için zorlarlar.

Değişime gönüllü olmak, kendi arzuladıklarınız için değişmek hedeftir. Her psikoterapinin amacı vardır. Terapiye gelenin hayatında arzuladığı, sürekliliği ve nitelikleri olan davranış ve tutumların artırılması terapinin gideceği yönü belirler.

Psikoterapi sizi başka birine dönüştürür.

Sürekli aynı stratejinin verdiği kazanımlardan vazgeçmek (örneğin hayır diyemeyen birini düşünün), otomatik pilottan çıkıp farkındalıkla hareket etmek yorucu olabilir. Değişmiş hissi verebilir. Etrafınızdakiler size “sana bu aklı kim veriyor” diyebilir. Fakat sizi terapiye getiren tamda bu değil midir?  Artık eski kullandığınız yoldan, yöntemden giden “siz” yorulduğunuz için davranışlarınızı değiştirme kararı alıp gelmediniz mi terapiye? Değişen “siz” değil, davranışlarınız ve bunlardan yararlanan “sizi” yoran çevrenizin bundan rahatsızlığı olacak… Tüm bunlara bakan değişim isteyen “siz” bazı verimsiz davranışlarını değiştirerek aynı kalacak. Psikoterapinin amacı, terapiye gelenin psikoterapistin olmasını istediği kişi olması değildir. Psikoterapi insanların gönüllerinde yatan olmak istedikleri kişi olmalarına yardımcı olur.

Psikoterapistler ilaç yazabilirler.

Psikiyatrist, tip fakültesinden sonra 4 yıl uzmanlık eğitimi alır, hastalıkların biyolojik nedenleri ve ilaç tedavileri konusunda yetkin olurlar, sadece psikiyatristler psikiyatri ilaçları yazabilirler (antidepresan, uyku ilacı vs). Psikolog arkadaşlarımız ise üniversitelerin Fen- Edebiyat fakültelerinde 4 yıllık “Psikoloji” eğitimini tamamlamıştır, bunun üzerine klinik psikoloji alanında 2 yıllık yüksek lisans eğitimini tamamlayan psikologlar “Klinik Psikolog” ünvanı alırlar. Genelde psikiyatristler için ilaç yazar, psikolog terapi yapar şeklinde bir algı var ama işin asli psikoterapi: kişinin (hem psikolog hem psikiyatr için) kendi maddi ve manevi çabası ile öğrenmesi hayat boyu süren terapistin kendisinin de terapiden geçtiği bir süreçte öğrenilir. Ruhsal hastalıklara yönelik ilaç yazabilme yetkisi sadece psikiyatrlara verilmiştir. Gittiğiniz psikoterapist psikiyatr değilse size ilaç öneremez, başlayamaz, devam ettiğiniz ilacınızı kesemez.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

stres-mi-kaygi-mi

Stres Mi, Kaygı Mı?

Pek çok birey günlük yaşam içerisinde bazı sorunlar yaşayabilmektedir. Bu yaşanan sor…

Devamını Oku
mukemmeliyetci-olmak-ile-cok-basarili-olmak-arasindaki-fark

Mükemmeliyetçi Olmak İle Çok Başarılı Olmak Arasındaki Fark

Mükemmeliyetçi olan bireyler genelde kendilerine zarar verdiklerini hissetmemekt…

Devamını Oku