Stres mi, kaygı mı? Pek çok birey günlük yaşam içerisinde bazı sorunlar yaşayabilmektedir. Bu yaşanan sorunların sonucunda gergin hissedebilmekte ve strese veya kaygıya kapılabilmektedir. Ancak yaşadığı durumun stres mi yoksa kaygı mı olduğunu bilememektedir. Stres ile kaygı arasında oldukça ince bir çizgi bulunmaktadır.
Bu tepkilerin her ikisi de duygusal tepkiler olarak tanımlanmaktadır. Fakat stres, dışarıdan gelen bir tetikleyiciden kaynaklanmaktadır. Stres altında olan insanlar ise sinirli, öfkeli olabilmekte veya sindirim problemleri yaşayabilmektedir.
Kaygı ise stresle benzer durumlara neden olabilmektedir. Fakat stres durumunun olmadığı anlarda bile birey ısrarlı, aşırı endişeli olabilmektedir. Hemen hemen aynı belirtilere neden olan bu iki durum çoğu zaman karıştırılabilmektedir.
STRES OLDUĞUNU NASIL ANLARIZ?
Stres Olduğunu Nasıl Anlarız? Stres durumu bireyde hem fizyolojik hem de psikolojik belirtilere neden olmaktadır. İlk olarak stres durumunda bireyin nefes alışverişleri hızlanmaktadır. Kan basıncı artmaktadır ve kalpte çarpıntı hissi görülmektedir. Ellerde terleme oluşabilmekte ve hazımsızlık, mide yanması gibi durumlar kendini gösterebilmektedir.
Stres anında bireyler kendini huzursuz hissedebilmektedir. Aynı zamanda bazı durumlara odaklanmakta oldukça zorlanabilmektedir. Unutkanlık, dalgınlık gibi durumlar kendini ortaya çıkarmaktadır. Birey kendini sinirli hissetmekte ve kontrolsüz duygular baş göstermektedir. Ayrıca üzgün, kızgın, baskı altında hissedilebilmektedir. Stresin mutlaka kontrol altına alınması gerekmektedir çünkü zamanla farklı hastalıkların oluşmasına neden olabilmektedir.
STRES NEDEN MEYDANA GELİR?
Stres Neden Meydana Gelir? Bireyin içinde bulunduğu şartlar doğrultusunda birçok faktör ortaya çıkabilmektedir. Her bireyi tetikleyen stres durumunun çok farklı olabileceği gözlemlenebilmektedir. Hayatta meydana gelen önemli olaylar, günlük yaşamda meydana gelen değişimler çevresel stres kaynakları olarak örnek gösterilebilmektedir. Bireyin sevdiği bir yakınını kaybetmesi, farklı bir şehre taşınması gibi durumlar buna örnek verilebilmektedir.
Bireyin günlük hayatında yaşadığı ufak sorunlar da nedenler arasında yer almaktadır. İletişim sorunları, iş temposu, ayrılık vb. durumlar stresli zamanlar geçirilmesine neden olabilmektedir. Böyle bir durumun sık sık yaşanması ise zamanla bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilmektedir. Bu durumda ise bireyin hastalığa olan yatkınlığı artmaktadır.
KAYGI NEDİR?
Kaygı Nedir? Bedenin ve zihnin, gerçek ya da hayali tehlike algısı ile oluşan bir durum olarak tanımlanmaktadır. Kaygı durumu, endişenin aşırı derecede yaşanması olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte kaygının üç temel bileşeni olduğu gözlemlenmektedir. Bunlardan ilki endişeli, rahatsız edici düşünceler ve hislerdir. Ayrıca bedensel tepkiler de oluşabilmektedir. Anormal derecede uzun ve derin nefes almak ve kalp hızında artış gözlemlenmektedir. Aynı zamanda gerilim tipi baş ağrısı kendini gösterebilmektedir. Son olarak davranış değişimleri oluşmaktadır. Kaygı veren durumlardan kaçınılmaktadır.
Burada kaygıyı meydan getiren bileşenlerin etkileşim içerisinde olduğu gözlemlenmektedir. Fiziksel belirtilerin endişeli olan düşünceleri de beslediği görülmektedir. Tedavi edilmediği sürece ilerleme gösterebilmekte ve daha büyük bir boyuta ulaşabilmektedir.
KAYGILI OLDUĞUMUZU NASIL ANLARIZ?
Kaygılı Olduğumuzu Nasıl Anlarız? Bazı belirtiler ile kendini göstermekte olan kaygı sorunu bazen fiziksel bir hastalık ile de karıştırılabilmektedir. Kaygılanan bireylerde çarpıntı, nefes almakta zorlanma, terleme, sıcak, soğuk basması gibi durumlar meydana gelmektedir. Ayrıca başında uyuşma, karıncalanma, baş dönmesi, bulanık görme gibi sorunlar kendini gösterebilmektedir.
Bireyin düşünce yapısı da bu noktada oldukça önemlidir. Bedensel belirtilere bağlı olarak ortaya çıkan durumlar kişinin kendini hasta hissetmesine neden olmaktadır. Kalp çarpıntısı yaşandığında birey kalp krizi geçirdiği zannedebilmekte ve endişelenmektedir. En ufak bir belirti bireyin farklı hastalıklara sahip olduğunu düşünmesine ve aşırı derece de kaygılanmasına yol açmaktadır.
